Biz 1 Mayısı hiç bir zaman bayram gibi yaşayamadık, hele de 1 Mayıs 1977 den sonra...
Kanlı 1 Mayıs; tarihin tozlu sayfalarına faili meçhul olarak geçen,bugün hakkında hala net bir kanıt olmayan, devlet eliyle yapılan katliamdır.Zira Türkiye de faili meçhul tüm olaylar devlet eliyle gerçekleşmiştir,aksini savunanlar, istenildiği taktirde iktidarın ne kadar güçlü olabileceğinden bir haber olan cahillerden başkaları değildir. Bugün 1 Mayıs 1923 ten beri kutlanan 1 Mayıs İşçi bayramını (Emek ve Dayanışma Günü) kutlarken, katliamda kaybettiğimiz emekçileri de unutmayalım...
1 Mayısın doğuşuna sebep,temelinde çok basit, insancıl bir slogandır aslında;
Sekiz saat çalışma, sekiz saat dinlenme, sekiz saat canımız ne isterse!
Günde 12 saat ve haftada 6 gün olan çalışma koşullarına karşı başlayan tepki,kendisini işçi bayramı olarak kabul ettirecek ölçüde destek bulmuştur. Bugün, neredeyse hepimizin işçi olduğu bir toplumda (ki TDK nın güncel sözlüğünde İŞÇİ; Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse, olarak geçmektedir) işçi haklarını savunurken neden bu kadar aciz ve isteksiz olduğumuzu anlayabilmiş değilim. Sevgili beyaz yaka, maaşlı çalıştığın,emir aldığın sürece sende işçisin kabullen:)
Kanlı 1 Mayıs diye bilinen 1 Mayıs 1977 katliamından bir yıl önce 1976 da ressam Orhan Taylan tarafından çizilen "Dünyayı Avuçlarında Yükselten İşçi" afişi günümüze değin 1 Mayısın bilinen en önemli sembollerinden biridir.
Son olarak olay üzerine Uğur Mumcunun 6 Mayıs 1977 de, Cumhuriyet Gazetesinde yazdığı yazıyı paylaşmak istiyorum.
Soruşturma Nasıl Yapılmalı!
Uğur Mumcu
Cumhuriyet Gazetesi, 6 Mayıs 1977

Bu tür olaylarda, peşin ve değer yargılarından kaçınmak gerekir. Çünkü peşin yargılar, çoğu kez, gerçeğin gizlenmesine yarar. Düşüncenin yerini duygu, soğukkanlılığın yerini öfke alır. Bu öfke ve duygu selinden ayrılmasak, gerçeği gün ışığına çıkaramayız.

Türkiye’de yıllardır bir oyun oynanıyor. Bir plân adım adım uygulanıyor. Önce, sağ kesim içinde, silahlı örgütler oluşturup,sol kesim üzerine saldırttılar. Bu yetmedi... Şimdi de, solu kendi içinde parçalamak, solu, yine solun bir “fraksiyonu” ile yıpratmak, yoketmek ve yozlaştırmak istiyorlar.
Devrimci bilinç işte bugünler için gereklidir...

İleri basın olarak, 1 Mayıs öncesindeki siyasal cinayetleri olduğu gibi, 1 Mayıs olayını da didik didik edip, bunların suç belirtilerini, kanıtlarını, devletin bürokratlarına, bakanına, valisine, emniyet müdürüne, bir bir sormalıyız...

1955 yılının 6/7 eylül olaylarına yol açan olay Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve bomba atılmasıydı. Yassıada duruşmalarında, bu bombanın bir güvenlik görevlisi olan, Oktay Ergin tarafından konduğu anlaşılmıştı. Yassıada duruşmalarına kadar 6/7 eylül olaylarının “solcular” tarafından yapıldığı ileri sürüldü. İleri sürülmek ne kelime, birçok solcu bu gerekçeyle tutuklanmış, aylarca hücrelerde yatırılmıştı...

Sanırız, Oktay Ergin’de bu konuda çok yararlı bilgiler vardır...
Burada belirli kişileri suçlamak amacı gütmüyorum. Fakat, bu olay, enine boyuna, bütün ayrıntılarıyla incelenmeli ve her belirti, her kanıt, kamuoyu önünde tartışılmalıdır...
İntercontinental Oteli ile Sular İdaresi duvarından ateş açanlar yakalanmış mıdır?... Bunu kimden soralım?
Emniyet Genel Müdürlüğünden mi, Güvenlik Dairesi Başkanlığından mı? İstanbul Valisinden mi? Kimden?...
Emniyet Genel Müdürlüğünden mi, Güvenlik Dairesi Başkanlığından mı? İstanbul Valisinden mi? Kimden?...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder