18 Nisan 2015 Cumartesi

Ürün Tavsiyesi; Air OptiX Colors Renkli Numaralı Lensler

18 Nisan 2015 Cumartesi
Artık benim bile hatırlamakta zorluk çektiğim bir dönemden beri lens kullanıcısıyım. (10 yılı geçkin bir süredir) Bu zamana kadar kullanışından memnun olduğum ve renklerini doğal bulduğum lenslerimden neredeyse hiç vazgeçmemiştim. Ta ki son muayne olduğum özel doktorun bana uzun süre bilgisayar başında kalıyorsan ve kitap okuyorsan mutlaka denemelisin dediği Air Optix Colors ları deneyene kadar :)


 Açıkcası en başta renkleri konusunda çok tereddütlüydüm. Numune vs. deneme imkanım olmadığı için bu fazlasıyla riskli bir hareketti.  Yıllardır hep numaralı ve renkli lens kullanmış biri olarak renklerin doğal durmaması, gözümde sırıtması gibi ciddi endişelerim vardı. Fakat lensin vaad ettiği oksijen geçirgenliği ve neticesinde sağladığı konfor benim için her türlü riske değerdi :)


Numaram bir hayli yüksek olduğu için (-4,00) ve lensler yurtdışından ithal edildiğinden lenslerin elime ulaşması neredeyse 1 Ay kadar bir zaman aldı. Sanırım en negatif tarafı bu :) İlk olarak gümüş gri sipariş verdiğim için bu sürenin bu kadar uzun olduğunu tahmin ediyorum. Zira 2. ve 3. kutumu mavi renk olarak sipariş verdiğimden 2-3 hafta gibi daha kısa bir sürede elime ulaştı. Bu süreçte tüm siparişlerimi Atasun Optik üzerinden verdim.




 Çok uzun süredir lens markasını değiştimeyen benim için Air Optix'e geçmek bir anda ve çok kolay oldu :) sanırım kullandığımın 3.günüydü aman allahım süper televizyona bakıyorum, monitöre bakıyorum, kitap okuyorum ve hiç göz kuruluğum yok dediğim andan beri Air Optix renkli lens kullanıcısı oldum :) Eskiden lenslerimin beni bu kadar rahatsız ettiğinin farkında bile değildim. Daha konforlusunu bulabileceğimi tahmin etmezdim. Nasıl ki dışarıdan eve gelirgelmez rahatlamak için hemen kıyafetlerimi ve saatimi çıkarıyorsam, lensimi çıkarmak ve gözlüklerimi takmakta benim için o süreçte rahatlamak için yapmam gereken bir eylemdi. Ta ki yeni lenslerime kavuşana kadar :) Air Optix Color kullanım süresi dolana kadar kesinlikle gözlerime hiç bir şekilde rahatsızlık vermiyor. Renkleri de bir o kadar doğal görünümlü ve güzel.


Ürün vaad ettiği konforu oksijen geçirgenliğiyle mükemmel bir şekilde sağlıyor.
Air OptiX'in mevcut 9 renk seçeneğine göz atalım bakalım :) Bir süredir bu Alcon'un Renkli Numaralı Air OptiX Color lenslerini kullanan biri olarak şunu söyleyebilirim ki, lenslerin rengi katalogtaki renklerle neredeyse aynı :) Şu ana kadar Mavi ve Gümüş Grisi renklerini kullandım, ve iki renkte gayet doğal ve fotograftakilere benzer.


Parlak Mavi, Mavi, Gri, Gümüş Gri, Zümrüt Yeşili, Yeşil, Ela, Bal Rengi ve Kahverengi ile 9 renkten oluşan geniş bir yelpaze sunan AIR OPTIX COLORS kontak lensler; “3’ü 1 arada”teknolojisi ile doğal ve canlı bakışlara sahip olma imkanı sunuyor.
Silikon hidrojen yapısı ile lens içinden 6 kata kadar daha fazla oksijenin geçmesine izin vererek, gözlerin maksimum düzeyde nefes alabilmesine olanak sağlayan AIR OPTIX COLORS kontak lenslerin numaralı ve numarasız seçenekleri mevcut.


 Bir dahakine farklı bir renk denemek istiyorum ve kararsızımda :) Sizce hangi renk en güzeli???



Bu arada Air OptiX'in sitesinde bulunan (yukarıda da screen shotu yer alan) Color Studio'ya girerek, sitedeki mankenler üzerinde ya da kendi yükleyeceğiniz fotografınız üzerinde lenslerin renklerini denemenize imkan tanınıyor. 

                 
Color Studio uygulamasını ben çok sevdim. Göz boşluğunuza göre ayarlamaları yaptıktan sonra lensin gözünüzde nasıl duracağını test etme imkanınız oluyor. Aynı zamanda tek göz lensli tek göz doğal göz rengi olarak sağ ve sol kısımları birbirinden ayırabiliyorsunuz.

           
Ben Color Studio uygulamasını ilk siparişimi verdikten sonra keşfetmiştim fakat özellikle ilk kullanıcılar için çok faydalı olacağını düşündüğüm bir uygulama.

            

Markanın sunduğu 9 renkten 4'ü parlak seri olarak düşünülmüş. Bu renkler belirtilen normal renklerden daha canlı ve parlak. Gözlerim daha dikkat çekici dursun derseniz bu seriden tercih yapabilirsiniz :)

       
   
Bu defa üst resimdeki yeşili deneme ihtimalim yüksek :) Gerçi mankene hepsi o kadar yakışmış ki sıradan hepsini deneyesi geliyor insanın :)

       
Bu arada solüsyon konusunda da önerim kesinlikle Bio True. Batma, yanma vs. yapmıyor. Bu lens ve solüsyonun entegre kullanımını şiddetle tavsiye ediyorum :) Deneyenler geri bildirim yaparlarsa memnun olurum. Görüşmek üzere :)

        

16 Nisan 2015 Perşembe

Cep Telefonumuzda Olmazsa Olmaz Mobil Uygulamalar :)

16 Nisan 2015 Perşembe
Merhaba :)  Bugün sizlerle özellikle yeni android telefon kullanıcılarının ve teknolojiyi kullanırken sağladığı tüm avantajlardan maksimum seviyede fayda sağlamayı amaçlayan pragmatist okuyucuların ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir konuyla karşınızdayım :)
Mobil cihazınızda olmazsa olmaz uygulamalar başlıklı yazımızı  parçalar halinde ele alacağım. Başlangıç olarak en sık kullanıdığım 7 uygulamayı tanıtacağım.
Bunlar haricinde oyun kategorisi ve resim düzenleme araçları kategorisinide ayrıca ele almayı düşünüyorum :)

1) Whatsapp


Cep telefonlarımızın olmazsa olmaz uygulaması Whatsapp, internet üzerinden ücretsiz mesajlaşmanızı sağlayan uygulamalardan en favorisi ve en çok kullanıcısı olanı. Reklam filmlerinde yakışıklı beyleri oynatıp ilgi çekmeye çalışan Line bile Whatsapp'ın tahtını elinden alamadı :)


 Whatsapp'ın özellikle son dönemde uygulamaya soktuğu "mavi tik" yani mesajınız okundu uyarısı sosyal medyada çok konuşulmuştu. Bana göre çokta iyi oldu çokta güzel oldu :) Bu sayede telefonun başında acaba mesajımı okudu mu? diye kuş gibi beklemekten kurtulduk :) Aynı zamanda yeni güncelemelerle birlikte son görülmemizi istediğimiz anda açıp kapatabilmemiz mümkün :) Mesaj okundu bilgisini ve son görülmenizi kapatma imkanı veren Whatsapp, ya hep ya hiç mantığıyla başkasına kapadığınız özellikleri sizinde görmenize olanak vermiyor.


Whatsapp'ın web üzerinden kullanımı da artık mümkün. Özellikle iş yerlerinde sürekli telefon elinizde dolaşmak pek hoş görünmüyor o nedenle web üzerinden bilgisayar başında da haberleşebilmek içinde sizi Whatsapp Web'e alalım :)

Whatsapp Web linki;

https://web.whatsapp.com/

2) Facebook



Web üzerinden nerdeyse herkesin kullanıcısı olduğu Facebook'un mobil versiyonu. Kullanıcılarına her daim Like etme imkanı sağlıyor :) Eskiden Mobil üzerinden arkadaşlarımızın doğum günlerini özel olarak girip bakmadığımız sürece göremiyorduk, yeni güncelleme sanırım bu durumu çözmüş olacak ki artık doğum günleri içinde mobil uygulama üzerinden bildirim geliyor.

3)Twitter



"Twitter, bir sosyal ağ ve mikroblog sitesidir. Kullanıcılarına tweet adı verilen en fazla 140 karakterlik metinler yazma imkanı veren Twitter, çeşitli araçlarla daha etkin kullanılabilen bir yeni nesil iletişim aracıdır." diye tanıtılmış. Son zamanlarda TV programlarında ve dizilerde her bölüm için belirlenen hashtagler sayesinde de Twitter'ın daha etkin kullanımına imkan tanınıyor.
Twitter'ın en çok gündeme geldiği ve popüleritesinin arttığı dönemde sanırım yaşanan Gezi Olayları. O dönemde Twitter'da, Facebook'un dahi yakalayamadığı bir Direniş Ruhu dalgası hızla yayılmıştı. O dönemlerde en az bir gün sabahlara kadar Tweet okumamış, Tweet atmamış olan var mı ki :)

4) CamScanner



Nasıl ki basılı dokümanlarımızı bir tarayıcı sayesinde dijital ortama aktarabiliyorsak, CamScanner sayesinde artık bir tarayıcımız olmadan da bu işlemi pratik bir şekilde yapabiliyoruz. Elimizdeki bir belgenin CamScannerla fotografını çekip o belgeyi resim ya da pdf formatında her hangi birine mail ile göndermek sadece 20 saniye :) Fotografını çektiğiniz belge üzerinde ekstra kesme, düzleştirme vs. gibi düzenlemeler yaparak belgenin daha düzgün bir şekilde dijital ortama aktarımını sağlayabiliyorsunuz. Aynı zamanda belgenin renkleri üzerinde oynamalar yaparak daha okunaklı formatta belgeler elde etmeniz mümkün. CamScanner aynı zamanda belgeler üzerinde farklı düzenlemeler yapmanıza, notlar almanıza, anlık olarak paylaşmanıza imkan sağlıyor. Bu uygulama cep telefonumda olmazsa olmaz uygulamalar arasında üst sıralarda, iş yerinde de sıklıkla kullanıyorum :)

5) Instagram



Benim kullanmayı en çok sevdiğim uygulamalardan birisi :) Instagram'ı aslında bir fotograf kütüphanesi olarak düşünebiliriz. Instagramla kendi fotograf kütüphanenizi oluşturabildiğiniz gibi, kişilerin fotograf profillerini de takip etmeniz mümkün. Aynı zamanda beğendiğiniz kategorilerdeki resimlere de hashtagler sayesinde hızlı bir şekilde erişebiliyorsunuz. Örneğin Instagramda  #Kedi yazdığınızda bu etiketle etiketlenmiş, kullanıcılar tarafından yüklenmiş tüm kedi fotograflarını görebiliyorsunuz. Aynı mantıkla Instagrama yüklediğiniz kendi fotograflarınıza da ilgili hashtagler koymak, daha fazla kişi tarafından görülmesini ve like sayınızı arttırmanızı sağlıyor.

6) El Feneri




Elektrikler kesildiğinde ya da gece outdoor etkinliklerinde (konser, şenlik vs.) ne kadar yararlı ve olmazsa olmaz bir uygulama olduğunu anladığım uygulamalardan bir tanesi :) 
Tek tuşla telefonunuzun flaşını aktif hale getirerek tüm odayı aydınlatacak kadar ışık veriyor. 
Tek negatif yönü, çok şarj tüketmesi. Fakat mobil telefon kullanımının sağladığı faydalar yanında telefonunuza ek bir adet şarj bankası almak çokta külfetli değil sanırım :) 










7) OWA(Outlook Web Application)



Çalışma hayatına girmemle birlikte bu kategoriye girmiş uygulamadır. Çalışanlar eminim Outlook'tan mail takip etmenin ne derece önemli olduğunu anlayabilirler :) OWA sayesinde mail kutunuzla birlikte cep telefonunuza da mail bildirimi düşüyor. Bu sayede ofis dışında olsanız dahi, acil maillerinizi gözden kaçırmayarak hemen cevaplama imkanı buluyorsunuz.
OWA 'da yine el feneri uygulaması gibi inanılmaz şarj yiyen uygulamalardan. O nedenle bu uygulamanın etkin kullanımı içinde yine şarj bankası kullanımını tavsiye ediyorum :)









Sizin Hayatınızı Kolaylaştıran Android Telefon Uygulamaları Hangileri?


Not: Bu başlık serisi farklı uygulamaların tanıtımıyla devam edecek, beklemede kalın :)

15 Nisan 2015 Çarşamba

Ürün Tavsiyesi; Pandora Kahve (Gold + 3'ü Bir Arada),Sıcak Çikolata vb. Sıcak İçecekler

15 Nisan 2015 Çarşamba
Merhaba, yeni keşfettiğim ve severek tükettiğim hazır tüketim ürünlerinin bir yenisiyle daha sizlerleyim :) Geçenlerde markete uğradığımda farkettiğim Pandora sıcak içecekler özellikle iş yeri tüketimi için inanılmaz pratik. Ben sabahları ayılmak için muhakkak kahve tüketenlerdenim. İş yerinde çekmeceme depoladığım kahveleri bardakta gösterilen mavi oka kadar sıcak su ekleyerek pratik bir şekilde hazırlayabiliyorum.


 Ürünün bardağı gerçekten kaliteli sert bir malzemeden yapılmış, bu nedenle sıcaklığın ele geçmesi, kartonun eğilip bükülmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hatta ben bazen üzerine bir bardak daha kahve hazırlayabiliyorum aynı bardak içerisinde. Böylelikle kapağı vs. sayesinde kahvem hem çabuk soğumuyor hemde içerisine toz vs. kaçmadan tüketebiliyorum.


Bardakta gösterilen ölçüyü bozmazsanız gerçekten kıvamlı ve güzel sıcak çikolata, kahve vs. içme şansınız oluyor. Aman ölçüyü kaçırayım demeyin :) Şahsen ben Türk aklıyla hazır çorbalara her daim tariftekinden daha fazla su koyan ben, ilk hazırlamada aynı mantıkla kıvamsız bir kahve içmek zorunda kalmıştım :)


 Bardağın dışındaki naylon kaplamayı açtıktan ve kapağı kaldırdıktan sonra bardağın dibine gömülü köpük benzeri alan içerisindeki kahveyi şeridi çekerek açmanız gerekiyor.


Ürünün yanında çıkan minik plastik kaşıkta oldukça kaliteli plastik. Zira ben bunları biriktirip daha sonra tekrar tekrar kullanıyorum :)
Sizde kahveyi ve pratik ürünleri sevenlerdenseniz en azından denemeniz tavsiye olunur :)

14 Nisan 2015 Salı

Severek İzlediğim Diziler Vol.4 # Castle #

14 Nisan 2015 Salı
"The Mentalist" biter bitmez aynı tarzda dizi arayışı içerisine girmiştim. Zira bendeki bitmek tükenmek bilmeyen Suç/Gizem/Polisiye merakıma uygun her daim takip ettiğim en az bir dizim olmuştur. Arada her ne kadar tarzı pek benzemesede "Homeland" dizisini sokmuş ve yayınlanmış tüm sezonlarını bir çırpıda bitirmiştim. Homeland'in sezon arasına girmesini takiben, uzun süreli arayışım nihayet son buldu :) Sizi yeni süper keşfimle tanıştırayım, huzurlarınızda  "Castle":)


Allahım sen ne güzel bir dizi çıktın öyle:) Hiç sıkılmadan izliyorum. Başroldeki oyuncular çok tatlış hemde hepsi :) 


Baş rolde Gizem/Korku/Cinayet romanları yazarımız Richard Castle (Nathan Fillion), NYPD'nin güzel cinayet dedektifi Kate Beckett (Stana Katic), Castle'ın kızı zeki ve becerikli Alexis ( Molly Quinn), Castle'ın eğlenceli annesi ki kendisi dizide en bayıldığım karakterlerden Martha Rodgers (Susan Sullivan) :) Ve NYPD de isimlerini söylemezsem haksızlık yapacağımı düşündüğüm polisler Javier Esposito (Jon Huertas), Kavin Ryan (Seamus Dever), Lanie Parish (Tamala Jones) , Roy Montgomery (Ruben Santiago-Hudson).


Bakmayın dizinin dram/cinayet/gizem kategorisine girdiğine, dizinin her bölümünde istisnasız bir sahneye gülüyorsunuz :)  


Castle ve Alexis'in ev içi baba kız eğlence aktiviteleri müthiş keyif verici. Üstteki resim biraz kopya veriyor sanırım :)

Castle, kızı Alexis ve annesi Martha'nın keyifli aile yaşamlarıda bana göre diziyi çekici hale getiren unsurlardan :) 


Dizi her bölümde  işlenen bir cinayetle başlıyor. Cinayetlerin işleniş şekli ve çözümlerine giden olaylar zincirini görmekteyiz. Bazı bölümlerde ise olaylar genel olaylar zincirine bağlanmakta. Yani Mentalist'te nasıl ki her bölüm bir olay oluyor fakat genel kurguda bulunmaya çalışılan bir Red John vakası vardıysa, Castle dizisinde de benzer bir durum söz konusu. Castle yeni romanı için bir esin kaynağı ararken, güzel dedektifimiz Kate Becket ile yolları kesişir. O günden sonrada bir daha ayrılmaz :) Dedektifimiz Kate Becket kendisini bu mesleğe sürükleyen ailesinin katilinin izini Caste'ın da yardımlarıyla sürmeye başlar.


Dizide tabii ki kaçınılmaz olan Castle & Becket aşkında da ufak ufak gelişmeler görüyoruz. Henüz diziyi bitirmediğim için bende olaylar ne yönde gelişecek bilemiyorum doğrusu, fakat dizinin ilk üç sezonu soluksuz bitti diyebilirim. Bu tür dizi arayışı içerisinde olanlara şiddetle tavsiye olunur :) İyi seyirler.


12 Nisan 2015 Pazar

Senden Önce Ben- Jojo Moyes

12 Nisan 2015 Pazar
Best-Seller kitaplarla oldum olası aram yoktur. Çok fazlada alıp okumam haliyle. Hatta bir kitap Best-Seller olmuşsa okuyacağım varsa bile okumama gibi bir huyumda yok değil. Bu huy çoğunlukla kitaplar için geçerli olsa da, sıklıkla filmler içinde aynı durum söz konusu. Owwww wuuu diyerek abartılan filmlerden güzel olduğunu tahmin etsem dahi o süreçte (dönemsel heves dalgası geçene kadar) izlememeyi tercih ederim. Aklıma gelen ilk örnekler "Babam ve Oğlum" ve "Life of Pie" evet ikiside gayet keyifle izlediğim filmler oldu. Gel gelelim ben ikisinide vizyon tarihinin üzerinden bir hayli zaman geçmesine rağmen çok yeni izlemiş bulunmaktayım. Pi'nin yaşamını sağolsun şu sıra Fox Tv Çarşamba günleri saat 20.00'de göstermeye başladı (tabii ki Tv de ilk kez :) ) bende bu sayede Tv karşısında şöyle güzel bir film keyfi yaptım.
Fox Tv Fatih Portakal ile ana haber ve yayınladığı vizyon filmleriyle şu sıralar gönlüme taht kurmuş durumda :P Arada ev arkadaşımla birlikte dizilerine de şöyle bir baktığımız doğrudur :D
Konumuza dönersek niyetim kitap hakkında ahkam kesmek değil, yalnızca şu sıra ruh halime çok iyi geldi. Ve neredeyse ilk kez bir Best-Seller kitabı beğenmiş olmanın tarifsiz sevincini yaşadım :P



Jojo Moyes'in "Senden Önce Ben" kitabını arkadaşımın oldukça ikna edici tavrı sonucunda aldığımı kabul ediyorum, ve alırken muhtemelen yine o saçma aşk kitaplarından birine para verdim diye düşünmekteydim. Gece 12'de, yatmadan 20-30 sayfa okurum diyerek elime aldığım kitabı sabaha karşı 5'te elimden bırakabildiğimde (oda zoraki) kitaba biraz haksızlık etmiş olduğum düşüncesindeydim :) Kitap için aman aman hayatınızı değiştirecek vs. demiyorum fakat maximum 1-2 günde bitirebileceğiniz 480 sf. şeker tadında bir kitap. İnsanlar kitabın son 100 sayfasında ne kadar ağladıklarından bahsetmiş, bana göre ilk sayfalardaki Will'in hayatındaki terazinin yön değiştirmesi ve yaşamak zorunda kaldığı hayatın acı dolu yönleri daha duygusaldı. Kitabın sonunu, kitabın ortalarında Clark'ın internetten durum hakkında internetten araştırma yaparken kendisine engelli biri tarafından gönderilen mesajdaki duygudan tahmin etmek güç değildi. Bu nedenle sonu benim için çokta sürpriz olmadı. Her şeye rağmen son sayfalardaki mektup ağlattı :)



                                                     Kitaptan uyarlanan filmin fragmanı

Kitapta kaza sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş bir adam ve ona bakıcılık yapmaya gelen bir kız var. Söylemdeki sığlığa kesinlikle aldanmayın. Kitap boyunca sanki zihnimde film çekermişesine karakterleri kurdum, konuşturdum, yaşadım. Genellikle bu türde kitaplarda ben çeviriyi çok yetersiz buluyorum, buda kitaptan kopmama sebep oluyor maalesef. Dil aktarımı duyguyu bozan, değiştiren bir şey bunu tecrübe ettiğim zamandan bu yana çeviriye ve yayınevine oldukça titizlikle yaklaşırım.Fakat bu defa kitap su gibi akıp gitti :) Aslında bu kitaba romantizm yüklü bir aşk kitabı demek ne kadar doğru olur emin değilim.Zira en etkileyici tarafı tekerlekli sandalyeye mahkum kalmış ana kahramanlarımızdan Will'in yaşadıkları. Aynı zamanda yazarın karakterlerin gözünden kısa kısa hislerini aktarmasıda gayet yerinde bir hareketti. Bunu yapmamış olsa benim açımdan oğullarının verdiği kararda Will'in ailesinin tepkileri biraz şüpheli olacaktı. Tadında ve zamanında okunmuş bir kitap olması bu kitabı bloga taşıdı. Gördüğüm kadarıyla kitabın filmi de çekilmeye başlanmış. Bir Best Seller klasiği olan kitaptan filme uyarlama durumu beni hiç şaşırtmadı, bakalım filmde kitapla aynı etkiyi verebilecek mi? Bekleyip görelim. Bu arda kitabı okumuş olanlar kitabı okurkenki hislerini paylaşsalar mı keşke ? Oldukça merak ediyorumda :)

7 Nisan 2015 Salı

Klavyeyi Mouse Gibi Kullanabilmek

7 Nisan 2015 Salı
Bilgisayarınızın faresi mi bozuldu, farenizin tıkı çok mu ses çıkarıyor?  Her fayda ihtiyaçtan doğar diye boşa dememişler :) Normal zamanda ne gerek var diye düşünseniz de, zor zamanlarda hayat kurtaran bir bilgi :)


Klavyeden "Alt+Shift+Num Lock" kombinasyonunu tıkladığımızda çıkan pencerede tamam diyerek numeric keyleri mouse haline getirebiliyoruz. 5 rakamı sol tık olarak kullanılabiliyor. 4-6 rakamlarını imleci sağ ve sola hareket ettirmek için 2-8 ide yukarı aşağı hareket ettirmek için kullanıyoruz. 7-9-1-3 ise koordinat düzleminde bölgeler arası hareket etmemizi sağlıyor. Klavye ile imleç çok yavaş hareket etse de aynı anda "ctrl" tuşuna basarsak imleç daha hızlı hareket ediyor. "+" tuşu çift tık "-" ile aynı anda "5" tuşlarına basıldığında da sağ tık yapmış oluyoruz.
Bir dosyanın üzerine gelip "0" tuşuna basılı tutarak imleci hareket ettirdiğimizde de dosya taşıma işlemini gerçekleştirmiş oluyoruz :) 
Şimdi değil belki ama bir gün mutlaka işinize yarayacak bir bilgi, akılda tutmakta fayda var diye düşünüyorum:)

3 Nisan 2015 Cuma

Being Invisible with Rexona!

3 Nisan 2015 Cuma

Eğri oturup doğru konuşalım... Deodorant hepimizin vazgeçilmezi. Deodorant icat edilmeden önce insanlar ne yapıyormuş merak ediyorum cidden, hayat kesinlikle daha zormuş :) Ben kışın stick şeklinde olan, yazın ise sprey şeklinde olan deodorantlarım olmadan yaşayamam. Şimdiye kadar birçok marka da denedim. Kimi koltuk altımda kuruluk yaptı, derim pul pul döküldü, kimi hiç etki etmedi, kimi ise giysilerimi mahvetti.
Siyah giysilerimin koltuk altlarının rengi deodorantın içindeki kimyasallar sebebiyle beyaza döndü. Beyaz tişörtlerim, gömleklerim ise hep sarardı. İşin kötü yanı yıkayınca da düzelmedi. Birçok sevdiğim giysiyi bu şekilde çöp etmişken invisible black/white deodorantlar girdi hayatımıza ve sonunda kocaman bir "Oh be!" diyebildik. Rexona'nın Invisible serisi de bu alanda hem kadına hem erkeğe yöenelik çeşitleri ve güzel kokusuyla piyasaya iddialı bir giriş yaptı.
Rakipleri yok mu? Evet var. Ama bunun için de Rexona'nın stratejisi var. Eğer perakende sektöründen biraz anlıyorsanız görsel koordinasyonun satışa olan etkisini bilirsiniz. Ben daha önce Inditex'te mağaza müdürlüğü yaptığım için bu alanda oldukça deneyimliyim. Satmayan bir ürünü, müşterinin göz hizasına yerleştirdiğiniz anda o ürünün satılma ihtimalini beşe katlarsınız. Rexona da bunu bildiği için bu tarz kozmetik ve hijyenik ürün satan mağazalarda kendisini görsel algımızın en güçlü olduğu noktalara yerleştirmeyi hedeflemiş.
Rakipleri ortadan kaldırmak ve satışları artırmak için daha iyi bir aksiyon düşünemiyorum! Rexona bu alanda daha üstün bir ürünle girmiş ve piyasaya beyaz kıyafetlerde sarı lekelere karşı daha etkili bir deodorant çıkarmış. Bence güzel kokusu ve tasarımıyla ekstra tercih sebebi olabilir.
Ben açıkçası satış stratejilerini takdir ettim ve sırf bunun için bile Rexona kullanmaya devam edebilirim. Siz de kesinlikle bir şans verip denemelisiniz... ;)
Bu içerik http://lunaparkqueen.blogspot.com.tr/ tarafından hazırlanmıştır.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

2 Nisan 2015 Perşembe

Ürün Tavsiyesi; Ikea Sebzecimle Sebze Haşlamak Artık Çok Kolay :)

2 Nisan 2015 Perşembe
Merhaba, diyet yaparken en sinir olduğum şeylerden biri suda haşlanmış rengi ve dokusu mahvolmuş sebzeleri yemeye çalışmaktı. Üstüne yoğurt döker, o parçalanmış sebzeleri görmemeye çalışırdım.IKE da satılan bu sebze haşlama aparatı ile sanırım bu duruma veda ettim :)
Her şeyden önce inanılmaz pratik bir ürün. Sebzelerin buharda haşlanmasını sağladığı gibi, yaprak şeklinde açılıp kapanan kenarları sayesinde bir çok boydaki tencereye uygun hale getirilebiliyor. Tencerenin dibine az miktarda su eklemeniz ve içerisine sebzeleri yerleştirdiğiniz aparatı tencerenin boyutuna uygun hale getirerek yerleştirmeniz yeterli :)  Ben dereotlarını piştikten sonra serptim aroma vermesi için.Gördüğünüz gibi sebzeler hem canlı renklerini koruyorlar hem de parçalanıp dağılmıyorlar. Üzerlerinde su tadı hissedilmemesi ve vitamininin de suda kaybolup gitmemesi cabası :) Ortasında görmüş olduğunuz kısımada ürün içerisinde yer alan çengeli takarak el değmeden tencereden sebzeleri alabiliyorsunuz.
Şiddetle tavsiye ettiğim bu ürün İKEA Mağazalarından 12.90 TL lik cüzi bir ücretle satın alabilirsiniz.