29 Ekim 2012 Pazartesi

Ne İnkar Ne İtiraf Bu Yanlızca Sitem!

29 Ekim 2012 Pazartesi

Nerde o eski bayramlar deme sırası artık bize geldi sanırım zira o günleri özlemle anar olduk. Bir zamanlar erkenden kalkıp heycanla hazırlanıp katıldığımız o güzel bayramlar tarih oldu.Ankara'da eski meclisin önünde halkın kutlama yapmasına bile izin yokmuş bu sene, herhangi bir yürüyüş suç kapsamında sayılacak ve polis müdahalesi yapılacakmış,öyle buyurmuş hükümet. Oysa Ankara'da bayram kutlamalarına katılmayı o kadar istemiştim.Öğrenci olduğum için burda hiç bayram görme fırsatım olmadı ama eskiden bizim oralarda geçit törenleri,kutlamalar olurdu.Yollardan hiç görmediğimiz askeri araçlar, tanklar geçerdi hatta tanklardan şeker çikolata atarlardı bizim oralarda, akşamda ayrı bir kutlama olur konserler düzenlenir havai fişekler patlatılırdı.Maalesef hepsi anılarımızda kaldı. Bazen oyuncakçılarda inanılmaz güzel oyuncaklar görüp bizim zamanımızda da olsaydı keşke derdim fakat kıyasladığımda üzülüyorum şimdiki çocuklara ne bizim gibi kaliteli çizgi filmleri,sokak oyunları var nede adam gibi bayramları.....

27 Ekim 2012 Cumartesi

Ben Bunu Sevdim!! Defne Koz Tasarımlı Lipton Bardağı :)

27 Ekim 2012 Cumartesi
 Geçenlerde Migrosta görüp çookk beğendiğim liptonun Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Defne Koz'a tasarlattığı çay bardağına sonunda kavuştum :) Hele birde kampanya kapsamında 10tl lik lipton ürünü alana özel tasarım çay bardağı hediye demezler mi :) hemen kaptım sepete attım :)


Alt tabak kısmı beyaz porselen, çok şık bir görüntüsü var. Ayrıca alt tabak kısmında dışa doğru hafif bir çıkıntı yapmışlar, bardağı tutsun düşmesin diye:)
Ürünü Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Defne Koz tasarlamış kutusunun üzerinde böyle de bir tanıtımı mevcut.
Peki Defne Koz kimdir?


Defne Koz, 1964 yılında Ankara’da doğdu. 1981 yılında TED Kolejini bitirdi, daha sonra Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde İtalyan Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. 1987-88 yıllarında ODTÜ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde atölye çalışmalarına katıldı. 1989′da Milano’da Domus Academy Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde hem öğrencilik, hem öğretmenlik yaptı. Master Projesi’nde Prof. Alberto Meda ile kahve makinası tasarladı.
İlk profesyonel ürünü 1991 yılında İtalyan Molteni & Molteni için tasarlanmış “İlk” adını taşıyan bir sandalyedir. “Defne Koz Design Studio”yu 1992 yılında kuran Koz burada Pirelli, Alessi, Cappellini, Guzzini, Sharp, Nissan, Casio, Nurus, Derin, Decorum, Paşabahçe ve Vitra gibi firmalar için çeşitli ürünler tasarladı.Çalışmalarını Milano, Chicago ve İstanbul’da sürdürmektedir. Uluslararası firmalar için iki yüz elliyi aşkın ürün tasarımı yapan Defne Koz Ettore Sottsass Stüdyosu’ndan aldığı deneyimle Türk ve İtalyan kültürlerinin tasarımlarını etkilediğini söylüyor.2006 ve 2009 yıllarında “Red Dot Tasarım Ödülü”, 2005 Endüstri Ürünleri Tasarımı ödülü ve Chicago“Good Design” ödüllerini kazandı.

Defne Koz lipton çay bardağı için Ne Demiş??
“Lipton’a özel olarak çay bardağı tasarlamam istendiğinde, demlenmesinden tüketilmesine kadar çaya hak ettiği özeni gösteren Türk halkının bu ritüeline saygı ile yaklaştım ve tasarımımda da ikonlaşmış çay bardağına ben de aynı özeni gösterdim. Bunu yaparken de ince belli klasik bardağımızın tutuluşundan, çayın yudumlanmasına ve tabağa bırakırken ki jestlerimizi çalışarak formuna farklılık getirdim. Bardağı bir "altar'daymışçasına* taşıyan tabakları günümüze çağdaş bir yorumla taşıyarak bardağımıza keyifli bir kullanım üslubu sağlamaya çalıştım. Benim duyduğum hazzı, çaylarını yudumlarken herkesin hissetmesini dilerim."


Elle kavraması çok güzel,geleneksel çay bardakalrından farklı. Bana göre hem tombul hem ince belli sevenlere hitap ediyor :) En çokta bana galiba :)
  

İşte buda yine bir önceki alışverişimden aldığım lipton tasarımı demlik.Onunda tasarımını çok şık bulduğum için almıştım zaten.Sonuç olarak Lipton tasarımları bir hayli hoş,kibar :)


Kampanya bitmeden çay takımını tamamlasam hiçte fena olmaz değil mi :)

23 Ekim 2012 Salı

Body Worlds Life Circle (Yaşam Döngüsü) :)

23 Ekim 2012 Salı
Çok uzun zamandır paylaşmak istediğim ama arada kaynamasın ,detaylı anlatayım güzel resimler koyayım diyerek 30 Eylülde giderek bir türlü yayınlayamadığım postumla karşınızdayım.
Ankara'da yaşayanlar bilir Eylül ayının başından beri Ankara'nın her yerindeki panolarda Body Worlds reklamları asılı.Fakat afişlerden de içeri girdiğinizde neyle karşılaşacağınız pek anlaşılmıyor.Bu yüzden her görende bir şaşkınlık ifadesi bir hayret :)

Neyse lafı fazla uzatmadan gelelim konumuza, bakalım neymiş bu Body Worlds; Alman Bilim Adamı Dr. Gunther von Hagens'in yarattığı orjinal vücut dünyası sergisi.Serginin kavramsal planlıyıcılığını ve tasarımcılığını Dr.Angelina Whalley yapmış.Süreç şu şekilde işliyor, dünyanın her yerinden insanlar yaşamlarında Dr.Gunther von Hagense vücutlarını bağışlıyorlar,ki bu bağış formları internet sitelerinde mevcut.Yaptığım küçük araştırmada gördüm ki Türkiyeden hiç bir bağışcı mevcut değilmiş şu zamana kadar :) 
Bağışçıların kimlikleri sergide ifşa edilmiyor,onların vücutlarını bağışlamalarının amacı insanlığın kendi vücudunun anotomik yapısını ve gizemini keşfetmesi.



Bağışlanan bu vücutlar, ölümün gerçekleştiği andan kısa bir süre sonra vücut dokusunda hiç bir değişiklik olmadan üst deri tabakası soyularak Plastinasyon yoluyla muhafaza ediliyor.
Plastinasyon; gunther von hagens'in icadi olan bir teknik. oluleri hem en iyi sekilde muhafaza etmek hem de onlari istedigi gibi sekillere sokabilmek amaciyla vucut sivilari ve yaglari yerine damarlara silikon kaucuk ya da polyster enjekte edilmesi. 


Bu sayede vücutlar istenilen şekle rahatça sokulmakta. Dr. Gunther von Hagens'in buluşu olan plastinasyon uygunlanarak bir sanat eserine döndürülmüş insan bedenlerini gördüğünüzde eminim ki çok heycanlanacaksınız. Şahsen ben sergide 2.5 saat kadar kaldım fakat hala etkisindeyim o nedenle sergi kalkmadan önce bir kez daha ziyaret etmeyi şiddetle istiyorum :)


Sergide Görecekleriniz ;
Öncelikle insanın yaşam döngüsü teması işlendiğinden sergiye girdiğiniz anda bebeklerin döllendikleri andaki halinden 12 haftalık zamana kadarki fetuslerini cam tüpler içerisinde göreceksiniz ki bunu görmek beni hayrete düşürdü.Muhteşem, çünkü 6 haftalık fetusun eli,kolu,bacaklarının hatta parmaklarının net bir şekilde görünüyor olması ( ki boyutu yaklaşık 1 cm ) beni hayrete düşürdü.
Tüplerdeki fetuslerden sonra bebekleri göreceksiniz.İlk doğumdan belli bir safhaya gelene kadar (ki bunların gerçek bedenler olması sizi eminim inanılmaz etkileyecek.)
Şahsen benim en çok etkilendiğim bu kısımdı zira öldükleri andaki yaşamsal ifadeleri bile aynen kalmış :( Olaya duygusal değilde bilimsel açıdan yaklaşmasaydım sanırım ağlayabilirdim.(Şunu da belirtmeliyim ki serginin hiç bir korkutucu ya da ürkütücü tarafı yok bu sayede onları insan olarak düşünmekten ziyade insan bedeninin anatomik yapısına odaklanıyorsunuz.Bu nedenle, benden küçük bir tavsiye, çocuklarınızı götürmekten korkmayın :) )


Bebeklerden sonra çocukluk, yetişkinlik ve yaşlılık olarak devam ediyor.Aralarda organlar, onların sağlıklı örnekleri ve hastalıklı örnekleri mevcut.Örneğin , sigara içmiş bir ciğerle içmemiş bir ciğer :) Çok klişe ama sigara içen biri olsaydım o manzarayı gördükten sonra eminim bırakırdım, o kadar da kötü yani :) Bir başka örnekte alzaymerlı beyin ve normal beyin. Bu dokular ve organlarda yine aynı Plastinasyon yöntemiyle korunmuş.Aralarındaki farkları rahatlıkla inceleyebiliyorsunuz.



Sergide fotograf çekmeye kesinlikle izin verilmediğinden dolayı internetten bulduğum bazı fotograflar ve brosurden çektiklerimi paylaşabiliyorum ancak fakat resimlerde gördükleriniz içeride karşılaşacaklarınızın birebir aynısı :) 


31 Aralığa kadar Ankara Kent Park'ta sergilenmeye devam edecek olan Body Worlds'ün ziyaret saatleri ve giriş ücretlerini yukarıdaki brosürden çekmiş olduğum fotografından görebilirsiniz.
Bir çok insan giriş ücretini çok bulsa da, ki en başta öğrenci olarak bizde şöyle bir pahalı mı ne dememize rağmen girdikten sonra bambaşka bir boyuta girmiş gibi büyülendik :) Şahsen sergiden çıktığımda 21 tl değil 121  tl olsa yine gidilirmiş be :) düşüncesi vardı. Çünkü bu sergi gerçekten muhteşem :)
Ankaradaysanız ya da 31 Aralığa kadar bir şekilde Ankaraya yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin, pişman olmazsınız :)

Evde Yapılabilecek Oje Modelleri-Nail Art Vol.4

Aslında pek te uğraşarak yapılmış bir şey değil gördüğünüz üzere :) Ama tırnakta nasıl durduğunu görmeniz ve nail stickerları (tırnak süsleri) ilk kez kullanmam sebebi ile paylaşmak istedim :)


Oje olarak Flormar'ın Super Shıne serisininm 30 numaralı pembesini kullandım üzerinde de Alix Avien'in top basei var.Kalıcılığı hakkında söylemem gereken şu ki hiç yıpranma ve bozulma olmadan yakalaşık 4-5 gün kulllanılabilir, top base kullanmak şartı ile :)


Bu arada nail sticker kullanımında bence en önemli şey top base kullanımı, aksi taktirde tırnaklarınıza yapıştırdığınız çiçekleri bir iki saat sonra yerinde göremeyebilirsiniz :) Benden söylemesi :)


21 Ekim 2012 Pazar

Amigurumi Çılgınlığı :)

21 Ekim 2012 Pazar

Belki bir çoğunuz biliyordur Amigurumi 'nin ne olduğunu fakat bu benim için henüz çok yeni bir kavram :) 
Peki bakalım neymiş bu Amigurumi ;


Amigurumi, Japon kökenli bir kelime olup Ami (tığ veya şiş ile yapılmış) ve nuigurumi (içi doldurulmuş oyuncak ) kelimelerinden türeyen örgü ören bayanların da iyi bildiği sık iğne tekniğinin oyuncağa uyarlanmış halidir.
Türk elişi sanatlarında kullanılan sık iğne amigurumideki en önemli teknikdir. Kullanılan malzemeler ise tığ, ip ve güvenlik kilitli amigurumi gözlerdir. Amigurumi gözlerinin en önemli özelliği ise takıldıkları yerden bir daha asla çıkmamaları ve %100 güvenilir olmalarıdır.



Bense bir kaç gündür aklımda bu sevimli oyuncaklarla yatıp kalkıyorum acaba bende yapabilirmiyim diye :) 
Nitekim almaya kalktığımda şöyle bir araştırma yaptım ki fiyatları bir hayli pahalı el emeği neticesinde sağlık açısından da bir hayli güvenilir olunca fiyat ister istemez artıyor. 




Resimlerde gördüğünüz modellerde google görsellerden aratıp beğendiğim bazı çalışmalar. Gerçekten çok tatlılar değil mi :)


Ama aklıma koydum bi kere öyle olmazsa böyle diyerek en sonunda deneyeceğim galiba :) Şimdilik anneme aslansın kaplansın yaparsın şeklinde gaz vererek bana oyuncak yapmasını sağlamaya çalışıyorum :) (ucuza maletmek için yani:) ) bakalım umarım yaparda beni buralarda sevince boğar :)







19 Ekim 2012 Cuma

Ankara H & M Armada Mağazası Açıldııııı :)

19 Ekim 2012 Cuma
Gün bitmeden duyurmak istediğim bir şey var ki, beni mutluluktan havalara uçurmuş:) Diyeceğim şu ki; H&M Hennes & Mauritz Türkiyede ki onuncu mağazasını aynı zamanda Ankarada ki üçüncü mağazasını Ankara'nın ilk alışveriş merkezi olan Armada'nın yeni yapılan ek binasında açmış bulunuyor. Açılışı bugün yapılan mağazada açılışa özel sürpriz kampanyalar ve fiyatlar bir süre daha biz alışveriş severleri sevindireceğe benziyor.H&M in yeni tarzı ve dekorunun uygulandığı mağaza iki katlı olup (alt kat yanlızca kadınlar için :) ) 2.000metrekarede hizmet vermekte.



Mağazanın açılışında dünya ile aynı anda satışta olan ve Amerikalı şarkıcı Lana Del Rey’in yüzü olduğu “Sonbahar” kampanyasının en özel parçaları moda severlere sunulmuş.
Bence sizde Ankara'da yaşıyorsanız ve haftasonu için bir planınız yoksa, tercihinizi yeni açılan ek binasını görmek ve H&M in yeni konseptine ve sonbahar koleksiyonuna göz atmak için Armada alışveriş mağazasına uğrayabilirsiniz:)

Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun (Tiyatro)

Kışın yüz göstermesiyle gelen uzun bir hastalık sürecinden sonra bugün sizlere dün akşam gittiğim tiyatrodan bahsetmek istiyorum.Hakkında kısa bir bilgi vermem gerekirse, oyun tek perde yaklaşık bir buçuk saat civarı sürüyor.Ankara Devlet Tiyatrolarının sergilemiş olduğu oyun bu dönem Altındağ Tiyatrosunda gösterilmekte.Arabanız yoksa ulaşım bir hayli zor eğer daha önce gitmadiyseniz ve arabanız yoksa gündüz gösterimine gidin derim :) 

Oyun Hatice Meryem'in İletişim yayınlarından çıkan iilk kitabından uyarlanmış Ankara Devlet Tiyatroları tarafından da oyunlaştırılmış.2010 yılından beri de aralıklarla oynatılmaktaymış.



Oyuncular ; Berrin Öney Elvan Eker Gülçin Yaşaroğlu ve Gonca Erçil.

Gelelim eleştirilere, öncelikle söylemeliyim ki oyunun kurgusunda rahatsız edici derecede kopukluklar mevcut.Özellikle tiyatroda birbiriyle çokta bağlantısı olmayan kopuk sahneler izleyiciyi bir anda oyundan soğutabiliyor,bende dün akşam bunu bir kaç kez yaşadım,haliyle oyuna çok adapte olamadım.İzlenilesi bir oyun diyemem fakat her şeye rağmen oyuncuların performansı bir hayli iyiydi özellikle Gülçin Yaşaroğlu'nun sahnesine bayıldım.Ne yazık ki oyuncular oyunun kasveti altında kalmışlardı,nitekim oyunda 2 sandelyeden başka bir dekor yoktu.Dekorun vasatlığını projeksiyondan yansıtılan gösterimlerle doldurmaya çalışsalar da açıkçası pek başarılı olamadılar.Oyunun vermek istediği mesaj ise Türk kadınının yıllarca süregelmiş olan başımda kocam olsun da nasıl olursa olsun fikrine cevap niteliği taşımakta.Farklı yaşamlardan kesitler sunan oyunun tanıtımı ise şu şekilde;

Nasıldır mesela... yakışıklı bir adamın karısı olmak... bir adamın ikinci karısı... bir garibanın... bir cücenin... bir internet cafe sahibinin... bir avarenin... bir kasabın... bir lüzumsuz adamın... bir demiryolcunun... bir futbolcunun... bir oyuncunun... bir bankacının... bir ayyaşın karısı olmak... Nasıl bir yaşantıdır, neler hissettirir, nasıl katlanılır, sefası nasıl sürülür, hayalleri nicedir... Kuvvetli bir gerçeklikle, ama mizahla ve sevgiyle kurulmuş eş durumu fantezileri... Kadınlık durumlarındaki ezilmişliği, yoksunlukları, ama onunla beraber direnme ve ayakta kalma yollarını da yansıtan bir oyun...

12 Ekim 2012 Cuma

Günün Ojesi Flormar 424 :)

12 Ekim 2012 Cuma

Flormar 424 tam bir yaz rengi gibi görünse de düz siyah ya da gri renk bir kazakla birlikte kullanıp ojenizin güzelliğini patlatabilecek cinsten bir oje :)
Renk resimle görülen ile neredeyse aynı, mint yeşiline benzer bir renk hafif turkuaz etkisi var ama :) Bence mutlaka deneyin :)

6 Ekim 2012 Cumartesi

7 Ekim ANKARA Ölüm Yasasına HAYIR Yürüyüşü!!

6 Ekim 2012 Cumartesi
Afişlerden de çok net anlaşılacağı üzere yarın Ankara'da eylem var.Bana göre bu eylemin amacı sadece güzel dostlarımızı korumak değil aynı zaman da insanlığımızı da korumak!!! Zira Türkiye'de gün geçtikçe artan şiddet olayları bizlerin ne kadar da insanlıktan uzaklaşmış olduğumuzun göstergesi. 5199 sayılı
yasa da adeta bu vahşeti destekler ve ödüllendirir nitelikte.Bu caniliğe göz yummayalım!!


7 Ekim Pazar Günü (yani yarın) bu vahşete HAYIR demek için Ankara'da sesimizi BİRİLERİNE duyurmak için Sakarya caddesinde saat 14.00 da buluşuyoruz.





Bu vahşete göz yumanlar, siz de o gün elinize kahvenizi alıp insanlığınız konusunda derin düşüncelere dalabilirsiniz !!!!






3 Ekim 2012 Çarşamba

H&M Anna Dello Russo Collection

3 Ekim 2012 Çarşamba
Merhaba sevgili okuyucularım çoook uzun mecburi bir aradan sonra yine burdayım :) Öncelikle aranızda henüz kendisinden haberdar olmamış olanların var olduğunu düşünerek Anna Dello Russo'nun kim olduğunu açıklayarak başlamak istiyorum yazıma.Bu hatun kişi şu an Vogue Nipponun bağımsız moda direktörü ve yaratıcı danışmanı olmakla birlikte tam bir moda delisi :) Hatta kendisi moda çevrelerince Quuen of fashion yani modanın kraliçesi olarak anılıyor.





Kendisinin H&M için hazırlamış olduğu yukarıdaki fotografında gördüğünüz parçaları da içeren koleksiyonu 4  Ekimden itibaren seçilmiş özel H&M mağzalarında satışa sunuluıyor :)


Koleksiyondaki parçalar bunlar fakat H&M in sitesinden screen-shot aldığım için biraz kalite sorunu var. Neyse zaten önemli olanda bu koleksiyonun yarın itibari ile satışa sunulacağını bildirmek zaten :)


Özel bir koleksiyon için çok da pahalı olmayan fiyatlarıyla bu tasarım ürünlerden bazıları belkide sizin olabilir :)